Ahura mazda İran kültüründe çok tanrılı inançtan tek tanrılı inanca geçiş sürecinde oldukça önemli bir rol oynayan Zerdüşt’ün kurmuş olduğu din Zerdüştlük olarak bilinir. İran ve çevresindeki halkların inandığı M.Ö. 7. yüzyılda ortaya çıkmış eski bir din olan Zerdüştlük, iyi ve kötü arasındaki kavga ile ışıkla karanlık arasındaki savaşla sembolize edilen, ahlaki değerlere önem veren bir dindir.
628-551 yılları arasında yaşamış olan Zerdüştlüğün kurucusu Zerdüşt, bilgelik tanrısı Ahura Mazda’nın kendisine göründüğünü söyleyerek kendisine Vohu Manah isimli bir melekle vahiy indirdiğini ve hakikati yayma görevi verdiğini söylemiştir.
Zerdüştlüğe göre, evrenin yaratıcısı iyilik Tanrı’sı olan Ahura Mazda’dır. Ahura Mazdah, insanlara kötülük etmeye çalışan kardeşi Ehrimen ile sürekli bir savaş halindedir. Aydınlık iyiliği, karanlık da kötülüğü gösterir. İyiliği yayan Ahura Mazda’nın karşısında, kötülüğü yayan Ehrimen bulunmaktadır. İnsan ruhu, işte bu iki gücün, iyilikle kötülüğün çatışma alanıdır. Zerdüştlüğe göre insan, hangi taraf üstün gelirse o tarafa yönelir.
Dünyanın eski tek tanrılı dinlerinden biri olan bu dine inananlar beden öldükten sonra dirilip Ahura Mazda’nın huzuruna çıkacağına ve orada sorgulanacaklarına inanırlar. Yaklaşık 3.500 yıl önce Zerdüşt tarafından İran’da kurulan din, M.Ö. 600 ve M.S. 650 yılları arası Pers İmparatorluğu’nun resmi dini olmuştur. İranlılar, Kürtler, Persler ve bir kısım Ermeniler’in Müslümanlıktan önceki dini olarak bilinir. Doğal elementleri kutsal sayar ve bu elementler (su, toprak, hava, ateş) kirletilmekten korunur. Bununla ilişkili olarak ateşe, aydınlığa veya güneşe bakılarak ibadet edilir.
İran’da Zerdüştlük, İslamiyet’in yayılmasına kadar genişlemeye devam etmiştir. M.S. 600 civarında Müslümanların Pers (İran) topraklarını ele geçirmesinden sonra İranlılar İslamiyet’e geçmişlerdir. Günümüzde dünya çapında Zerdüştlüğe inananların sayısının 250.000 kişi civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Ahura Mazda (Pehlevice: Ohrmazd, Farsça: اهورا مزدا “bilginin Efendisi”, eski İran dini Zerdüştçülüğün, kötülük ilkesi ya da Tanrı’sı olan Ehrimen’le sürekli bir mücadele, ya da savaş hali içinde olmakla birlikte, Zerdüştçü iyimserliğin bir ifadesi olarak, sonunda mutlak bir zafer kazanacak olan baş tanrısı, iyilik ilkesi.
Ahura Mazdah, İslâmî kaynaklarda “Hürmüz” olarak geçmektedir. Diğer bir adı da Vouru Casani’dir.
Ahura Mazdah, Zerdüşt dini’nin iyilik, aydınlık ve ışık tanrısıdır. Bu nedenden dolayıdır ki kimi camialar arasında Zerdüşt dinine Mazdaizm de denilmektedir.
Zerdüşt’ün dini, açıkça birbirine zıt iki prensip arasında gerçekten kesin bir dualizimle belirtilir. İyi prensibi Ahura Mazda, kötülük prensibi ise Ehrimen tarafından temsil edilir. Daha sonraki metinlerde, birbirine düşman iki prensibe tamamen eşit bir yer verilirken, Avesta’daki en eski metinler olan Gatalar’da hala Ehrimen’e nispetle Ahura Mazda’nın üstünlüğünün izlerini buluruz. Bu iki prensip arasındaki insan tercihte bulunmalı ve tercihte bulunduğunda da kendini, şeytan, sonunda yok edilinceye kadar asırlarca süren iyi ile kötü arasında bitmeyen bir mücadelenin içinde bulur.
Ancak bu radikal dualizm bizi, Zerdüşt dininin monoteistik karakterini kabul etmekten alıkoymaz. Zerdüşt için sadece tek bir Tanrı yani, Ahura Mazda vardır; onun muhalifi/zıddı olan Ehriman, bir tanrı değil, sadece tanrının tamamen yadsınmasıdır/yok sayılmasıdır. Zerdüşt, bir tek Tanrı düşüncesiyle İran’lı halkların geleneksel dini, politeizme karşı çıktı. Bu tek Tanrı Ahura Mazda, her şeyi Bilen Efendi (Rab), Zerdüşt tarafindan yoktan var dilmedi. Her ihtimale göre, Ahura Mazdan’nın selefi/öncülü, Yunanlılar arasındaki Zeus ve Romalılar arasındaki Jur-pittcr gibi, Heredot’un İranlılar arasında var olduğunu bize gösterdiği bir politeizmin baş tanrısı olan antik İran gök tanrısıdır.
O, alemin tanrısı idi. Alemin gayesi; yalanın ve kötülüğün hakikat tarafından yenilmesidir. Alemdeki maddî ve manevî nizâmı yaratan, tabiat kanunlarını koyan, Ahura Mazdah’tır. Kötülüklerin kaynağı ise Ehrimen’dir.
Zerdüştilik’te zıt iki kavram ve iki dünya birbiriyle sürekli mücadele ve savaş halinde idiler ve bu savaş mukadder olduğu gibi ışık dünyası ve Ahura Mazda’nın zaferiyle sonuçlanacaktır. Dolayısıyla İranîlerin düşmanları yeryüzünden mahvolacaklar ve artık sadece Zerdüşt’e inananlar ve onun yolunda savaşanlar (Arîler) ebedi bir dünyada ve iyilikler içinde yaşamaya başlayacaklardır. Gerçek hayatta bu mesele düşmanlarının mahvolması olarak yorumlanmalıdır.
Zerdüştilik İran’a akmaya başladıktan sonra zaman faktörü de işin içine karışmış ve Zurvanism mezhebi ortaya çıkmıştır. Zurvan, zaman tanrısıdır ve Ahura Mazda ile Ehrimen’in babasıdır. Çocuğu olmuyordu, Ondan dolayı O, parlak bir oğul istemişti, ancak çocuğu olmayacağı şüpheleri Ehrimeni oluşturmuş ve ikiz oğlu olmuştur. Zurvan dünya hakimiyetini oğluna vereceğini söylemiştir. Ehrimen bunu duymuş ve annesinin karnını yırtarak Ahura Mazda’dan çabuk dünyaya ayak basmıştır. Zurvan onu gördüğü zaman istediği oğlunun o olmadığı, istediğinin Ahura Mazda olduğu, ancak verdiği sözden kaçamayacağı için mehdut zaman olan 9000 yıllık sürenin hükümdarlığını Ehrimen’e vermiştir. Bu inanca göre bu 9000 yıl Ahura Mazda ile Ehrimen’in savaş süresidir ve bu süre içinde Ehrimen dünyanın hakimi olacaktır. Ancak Ahura Mazda’nın derayeti, feraseti ve uzak görenliği ile Ehrimen ve dünyası yenilip ortadan kalkacaktır. Ondan sonra ebedi sürede dünyanın hakimi Ahura Mazda olacaktır. Dolayısıyla Türklerin Gaznelilerden başlayarak Kaçarlara kadar olan İran’a hakimiyet süresi temsilî olarak Ehrimen’in hakimiyet süresini göstermektedir ve Pehlevi sülalesinin iş başına gelmesiyle birlikte hakimiyet artık Ahura Mazda tarafına geçmiştir ve düşmanları çok yakın zamanlarda aldıkları ve alacakları önlemlerle ortadan kalkacaktır.
Diğer önemli bir husus ise pek çok dinde olduğu gibi toplumda düzenin ve ahlâkın bozulması sonucu insanlar hep bir ilâhî kurtarıcı (mesih, mehdî) beklerler. Zerdüştîlik’te de bu durum geçerlidir. Son üç bin yıllık dönemde Zerdüşt’ün kendisi, soyundan bir peygamber ve bir de onun neslinden olacak olan Saoshyant olmak üzere üç kurtarıcı gelecektir. Saoshyant tüm insanları Zerdüşt’e inanan insanlar haline getirdikten sonra hükümranlığı Ahura Mazda’ya teslim edecektir.
Ahura Mazdah önce manevi bir varlık olarak kabul edilirken sonraları, Zerdüşt’ten önce olduğu gibi,onu nuru ateşin ihtiva ettiği,yaratılmamış bir ışık olarak düşünüldü ve böylece ateş kültürü gelişti (Mecusilik). Ahura Mazdah’ın yanında altı baş melek bulunur. Bunlara Ameşa Spenta’lar (Kutsal Ölümsüzler) denilir. Bunlar; İyi Akıl, Adalet (veya Hakikat), İlahi İrade Ülkesi, Tevazu (veya Dindarlık), Mükemmeliyet ve Ölümsüzlük şeklinde, Ahura Mazdah’ın sıfatları, çeşitli vecheleri ve fonksiyonları olarak telakki edilir.
Ahura Mazdah’a inananların ruhu, ölümden sonra dördüncü gün muhakeme edilir. O, önce Cinvat Köprüsünden geçecektir. Bu köprü, bu alemden ötekine götürür. Dinsiz, bu köprüden geçemeyip cehenneme düşer. Dindar kişi ise bu köprüden geçip cennete ulaşır. O’na altı Ameşa Spenta’ya sonradan katılan “itaat” yol gösterir). Cinvat Köprüsü’nün ortası, kılıç yüzü gibi olur ve dinsiz cehenneme düşer; ancak iyi insanın ruhu geçerken geniş tarafı döner ve o da geçme imkanı bulur.
Bu muhakeme, ateş ve erimiş maden ile olacaktır. Bütün bu işler; “Saoşyant” denilen kurtarıcının doğmasıyla gerçekleşecektir. O, Kansava Gölü’nde yıkanan bir bakirenin o gölde bulunana Zerdüşt’ün tohumuyla gebe kalması sonucu doğacaktır. Böylece ölülerin doğması (Dirilme) başlayacaktır. İlk insan “Gayomart”ın kemikleri, hayat kazanacak; bütün ölüler, tekrar vücutlarına kavuşacak ve bir yerde toplanacaktır. İyiler ve kötüler ayrılacak; iyiler, cennete; kötülerse cehenneme gidecektir. Üç gün kalınacak, sonra bütün yaratıklar ateş ırmağından geçecek; ateş, kötüleri temizleyecek ve şeytanlarla bütünleşenler hariç, herkes Ahura Mazdah’ın ülkesine girecektir.
Zerdüştler, intihar etmeyi tanrı Ahura Mazda’ya düşmanlık olarak niteler ve çok günâhkârca bulur. Kendini ve eşini her alanda korumakla yükümlü olan insanın intihar etmesi veya kendilerini koruyan askerlerine kötülük etmesini büyük günah saymasının yanında, Tanrı Ahura Mazda’ya düşmanlık olarak belirler.
Yine Ahura Mazda’ya göre ateşi, toprağı ve suyu bir cesedin teması ile kirletmek günahtır. Bunun için ölümden sonra cesedin-sessizlik kuleleri – adı verilen yüksekçe yerlerde köpeklerle, akbabalara terk edilmesi gerekir.
Zerdüştler, kim kardeşlerine doğru ve dürüst olur ve fakirlere yardım ederse, tanrı Ahura Mazda yolunda çalıştığı için, Tanrı da onu destekler ve korur. Derken inananlarına doğru olana yapmayı, buna inanç göstermelerini ve bunu yaymaya çalışmalarını tavsiye eder, zayıf ve fakir olanların da yardım edilerek korunmasını belirtir.
Zarathuştra’da Tanrı; tektir, iyidir ve “Ahura Mazdah”tır. O, kötü’nün düşmanıdır ve hiç bir kötülükten sorumlu değildir. İnsanları imtihan etmez. İnsanların varlık sebebi, kötü’ye karşı mücadeledir. Ahura kelimesi, eski Aryan dilinden kalmadır. Aryanlar’ın Hint kolunda “Asura”laşan bu kelime ile “Tanrı” ifade edilmek istenmiştir. Fakat bu kelime, Aryanlar’ın İran kolu’nda anlam değiştirerek; “efendi”, “sahip” gibi kavramları karşılamak için kullanılır hale gelmiştir.[3]
İngiliz araştırmacılar, Ahura’yı “Lord” olarak tercüme ederler. Mazda kelimesinin; “Bilgelik”, “akıl”, “hikmet” gibi bir anlam ifade ettiğini bildiren ilk araştırmacı, Hindistanlı Neryosangh’tır. Bu araştırmacı, ayrıca Mazda’daki “Maz-“ın, “büyük”, “ulu” gibi bir anlam içerdiğine de dikkat çeker. Bilindiği gibi “Maz” kökü, Günümüz Kürtçesi’nde “Mezin=büyük” anlamına gelecek şekilde olduğu gibi muhafaza edilmiştir. Böylece isim; “Mutlak Bilge”, “Tek Bilge”, “Efendi Bilge”, “Tek Efendi”, “Ulu Efendi” gibi çeşitli şekillerde tercüme edilebiliyor..
Medya’da, M.Ö. 715 Yılı’nda, Mazdaka’nın özel isim olarak kullanılması, Prof. Eduard Meyer ve Geldner’in dikkatini çekmiş ve bu iki araştırmacı, sonuçta Zarathuştra Dini’nin o sıralarda bile ülkede hakim hale geldiğine kanaat getirmişlerdir. Öte yandan Prof. Hommel, Assur-bani-pal dönemine ait (M. Ö. 650 civarı) bir Asur Yazıtı’nda “Assara Mazãş” adını keşfeder. Bu keşifle; Ahura Mazda’ya Aryaniler’in bir Tanrı olarak Zarathuştra’dan önce de taptıkları ortaya çıktı. Evet, bu yazıtlar, Mazdaka adının ortaya çıkmasından sonraki bir döneme aittiler, fakat yine de Zarathuştra’nın dininin şekillendiği dönemden yeteri kadar eskidirler.
Biz ismin tarihçesi ile ilgili bu kısıtlı bilgilerimizi verdikten sonra Tanrı’nın adının yorumundaki karmaşaya dönelim. Ahura Mazda’nın ismini yorumlarken karşılaşılan anlam karmaşasının sebeplerinden en önemlisi, bence Bahdiniler’in dini sisteminde tanrı kavramının karmaşıklığı ve derinliğidir. Bu karmaşıklığı algılayamayan veya Tanrı anlayışları değişik olan Pers Yazıtları’nın sahipleri; Kral Darius veya Xerxes, Ahura Mazda’yı; “Mathişta Baganam”, yani “en büyük tanrı” olarak nitelerler. Tabii “en büyük tanrı”nın olabilmesi için birden fazla tanrı gerekir, ki bu Zarathuştracılığın ruhuna aykırıdır. Çünkü 44.Yasna, Ahura Mazda’nın her şeyin yaratıcısı olduğunu açıkça belirtir. Aynı Yasna’da her şeyin ona tabi olduğu da belirtilir. Fakat Ahura Mazda’nın kendi kendini sınırladığı ve Kötü tarafından sınırlandığı kadarıyla. Üstelik çok karmaşık bir sistem içerisinde..
Bu dinde “iki temel ruhsal güç” ve onların sistemleri söz konusu olur. Bu iki güç, İyi ve Kötü’dür. Bu güçler evrende, toplumda ve insanın ruhunda uzlaşmaz bir kavgaya tutuşmuşlardır. Kavga hiç bir şekilde şike değildir. Klasik Sami-Hami Dinleri’ndeki İblis figürü Kötü’ye benzetilirse de aralarında hiç bir bağ yoktur. Çünkü birincisi; İblis’i tanrı yaratmıştır. Oysa Zarathuşra Dini’ndeki Kötü kendiliğinden vardır. Ortadoğu Dinleri’nde İblis’in ömrü kıyamete kadardır. Oysa Zarathuştra Dini’nde son kıran kırana bir kavga ile belirlenir. Sami-Hami Dinleri’nde İblis belirli bir varlık, eski bir melektir. Oysa Zarathuştra Dini’nde Kötü bir kuvvettir. İki güç, İyi ve Kötü zıtlar olarak yan yana ve kavga halinde bulunurlar. Yani zıtlar birlik halinde ve kavga halinde. Hem de her alanda.. Evrende Kozmos ile Kaos’un, toplumda zalimler ile emekçilerin, insanın ruhunda iç hesaplaşmanın kavgasıdır bu. Tam da Hegel diyalektiği. Kötü kim sorusuna cevabı gathalarda kolaylıkla yakalarız. Şöyle diyor Yasna 32.10:12. Öğretilerinin (karakteri icabı), onlar insanları en iyi eylemlerden saptırdıklarından dolayı, Mazda onlar için Kötü (olan) hükmünü verdi (onları kötü olarak niteledi), (bu hükmü) şu işkence etme alışkanlıklarıyla sığırın hayatını mahvedenler ve şu zengin karapanlar, tiranlar ve yalanın egemenliğini Gerçek’e tercih edenler (için verdi).
Görüldüğü gibi Yasna; doğrudan doğruya tiranları, yalanın egemenliğine razı olan veya çanak tutan işbirlikçiler ve işkenceci zalim zenginleri hedef almıştır. Burada çok dikkat edilirse dinin felsefesi de yakalanır; ilkel bir sosyalizm. Bu belirleme sadece bana ait değil. Pek çok Batılı Araştırmacı da aynı kanıda.
Çelişkiye, daha açık bir şekilde söylersek temel çelişkiye ise 30.Yasna’nın 3.bölümü açıklık getirir: “Evet, bunlar iki temel ruh(sal güç)türler, ki kendilerini ikiz (zıt ikizler gibi) açığa vururlar. Düşüncede (manahi), dilde veya sözde (vacahi) ve eylemde (akem) İyi ve Kötü.. Akıllı olan, bu iki güç arasında bir defada doğruyu seçer, ahmak ise onu değil”.
Bu bölüm, araştırmacılar tarafından en fazla tartışılan ve yorumlanırken en fazla yanlışların yapılmasına yol açan bölümdür. Tüm bu karışıklıklara yol açan şey, iki kelimeye getirilen yorum farkıdır. Bunlardan birincisi metinde geçen “xvafena”, ikincisi ise “yeema” (iki “e”yi uzun bir “e” şeklinde okuyunuz). Xvafena; Kürtçe’deki “xewn” kelimesine benzer ve Bartholomae tarafından xewn kelimesinin ifade ettiği anlamla, “somnõ=uyku” şeklinde yorumlandı. Bir diğer yazarlar grubu, bunu “dream” olarak yorumlama eğilimi gösterirler. Bu kelimenin dream veya sleep şeklinde yorumlanmasına -bir dereceye kadar- “Yaşt; 13, 104” sebep olmuştur kanısındayım, ki kelime burada “Kötü rüyalara direnmek için” şeklinde ve yukarıdaki yorumuyla kullanılmıştır. Oysa “uyku” anlamına gelen kelime, Avesta’da “xvafena” değil, Kürtçe’ye daha uygun gelen; “xvafna”dır. Moulton, xvafena’yı “gizli görüntü”, “hayâl âlemi” şeklinde anlamayı yeğlemiştir. Dinin genel karakteri göz önüne alındığında bu da mantıklı bir açıklamadır. İnsler bu kelimenin “xvafni-” kökünden geldiğini ve “rekabet” anlamına geldiğini kaydeder, ki bence en uygun yorum budur. Ben, bu anlayışa bağlı kalacağım.
“Yeema” kelimesi de genel olarak dinin yorumlanmasında karışıklıklara yol açtığından önemlidir. Bazı yazarlar, bu kelimenin anlamı olan “ikiz” sözcüğünden hareket ederek, Ahura Mazda ile Angra Mainyu’nun ikiz olduğunu kaydederler. Zurvanistler, bu iki güce bir de baba bulurlar; Zaman tanrısı, Zurvan. Dinkard’da geçen şekliyle (yani xvafna ile birlikte) olaya yorum getiren West; “Ohrmazd (Ahura Mazda) ve Ahraman’ın (Angra Mainyu) aynı rahimi paylaşan ikizler” olduklarını bildirir. Bu yorumu pek çok kolaycı yazar, hemen kapıvermiştir. Oysa bu yorum, gathalar’da ifadesini bulan dinin ruhuna aykırıdır. Buradaki ikizlik, zıtların iki kutbu anlamında bir ikizliktir. Birbirleri ile ters davranışa sahip olma -veya xvafena ile de birleştirirsek-, rekabet halinde bulunan iki kutup anlamında bir ikizliktir bu. Takip eden cümleyi, yani “düşüncede, sözde ve eylemde iyi ve kötü” ibaresini de alırsak, ortada kardeşlikle ilgili hiç bir iz olmadığını görürüz. Aynı Yasna’nın 5.bölümü olaya biraz daha açıklık getirir:
“Bu iki (temel) güçten (ruhtan) Yalan (dregvô) olanı, Kötü şeyler yapmayı (acişto verezyo-zazakiye dikkat) seçmiştir. Fakat son derecede hayırlı olan güç, ki en sert taşlardandır elbisesi (yani taş gibi dayanıklı ve değişmez dürüstlükteki ruh), Gerçek’i (Aşa’yı) seçmiştir. Böylece bu doğru (seçimi yapanlar), sürekli doğru (adaletli) eylemleri ile Ahura Mazda’nın güvenini (kazanacaklardır)”.
Bu bölümden anlaşıldığı kadarıyla İyi ve Kötü, Ahura Mazda, yani tek ve yaratıcı olan tanrı ile direkt olarak özdeştirilemez. Ahura Mazda’nın kendi tabiatı, İyi ile aynı kökten gelir. İyi, Ahura Mazda’nın da kaynağını aldığı İlahi Sonsuz Işık’tan oluşur, bu ışığın kendisidir. Onu (İyi’yi) yaratan Ahura Mazda’dır. “Yaratılan İyi” ve “kendiliğinden varolan Kötü”, birer güçtürler ve onlarla ilişkimiz bir seçim meselesidir. İyi’yi seçenler, Ahura Mazda’nın gösterdiği yola girmişlerdir. İyi ve Kötü arasında cereyan eden bu muazzam evrensel mücadelede, tüm Bahdin öncesi dinlerin önderleri, ifritler ve iblislere karşı yatıştırıcı metotlar kullanırlardı. Bu metotların zamanımıza – şekil değiştirerek de olsa- sarkan en ağırlıklı olanı törenlerle kurban kesmektir. Magular’ın Bahdini olmayan kesiminin, “Cehennem ve Karanlık”a; Homa sunusu sırasında kurt kanı da kullanarak yakardıklarını Grek düşünürü Plutarch’tan öğreniyoruz. Bu tip törenler güneş görmeyen bir yerde yapılırdı. Pers Kralı Xerxes’in eşi Amestris’in ise Ahriman’ı yatıştırmak için üst sınıftan 14 çocuğu diri diri toprağa gömdüğünü Herodotus bildirmektedir. Bu konuda pek çok örnek verilebilir. İşte böylesine bir ortamda Zarathuştra, dünyada ilk kez şöyle haykıran bir peygamber oluyordu: Kötü’ye diren!.. Ondan korkacağına, ona adaklar adayacağına, onu yatıştıracağına Ona diren!. Kötüden kurtuluşun tek yolu, kötü olan her şeye, herkese ve her telkine direnmektir.
Kötü her yerdedir.. Senin beynindeki düşüncende, senin dilinde ve senin eyleminde Kötü’yü ara ve ona diren.. İçine dön, içini dinle, kalp ateşinin (atrium) yanı başında seni baştan çıkarmaya çalışan Kötü’nün fısıltılarını duyacaksın. Ateşli Doğru ile korkutucu Kötü�;nün mücadelesini kendi nefsinde yakalayacaksın!. Sen bu sırra erdiğinde, tanrı sensin!. Çünkü kendin de Tanrı’nın özünü teşkil eden İlahi ışıktan oluşmuşsun. Bu sırra er! Bu sırra ermekle Kötü’yü layığı olduğu cehennemine sürmek üzere tecrit etmiş olursun. Yeter ki senin”daênâ”n, yani içsel kişiliğin, vicdanın, ruhunun derinliklerinde gizli olan o ilahi varlığın parlasın, yeter ki içindeki “ben”, kötüye dirensin!
Zarathuştracılık’ta Ahura Mazda tek yaratıcıdır. Fakat Nyberg, “ilkel dinlerin bilinen bir özelliği” olarak Ahura Mazda’nın direkt yaratıcı olmadığını, yaratma işini Tanrısal Altılar’a bıraktığını kaydeder. Nyberg, eğer bu böyle olsa da onun göstermek istediği gibi “ilkel”lik olmadığını anlayamamıştı. Buna örnek olarak 29.Yasna’yı, 31.Yasna’nın 9.bölümünü, 46.Yasna’nın 9.bölümünü, 30.Yasna’nın 3-6. bölümlerini vs. misal verir. Yine aynı araştırmacının kaydettiğine göre: Ahura Mazda; hayatı, Angra Mainyu; hayat olmayanı “yarattığında”büyük evrensel mücadele başlamıştı. Bu antitezler hem fizik ve hem de ruhsal planda vardır. Hayat; duygulardan, iletişimden, arzulardan, inançlardan, sözden ve eylemlerden oluşan bir iyiler zinciridir. Bunun tam karşıtı “Kötü” olan ölümdür, hayat olmayandır.. Bunları; yani hayat ve hayat olmayanı yaratan iki ikiz ve zıt Mainyu vardır, yani; İyi (Spenta) Mainyu ve Kötü (Angra) Mainyu.. Bundan hareket eden Nyberg, Zoroasterciliğin ikilemine geliyor, “bu ikizlere bir baba gerekir”. Peki kimdir bu ikizlerin babası, veya var mı böyle bir baba? Pehlevî yapıtlarına müracaat eden bu yazar; İranî felsefeler karışımı içinde iki baba buluyor; Doğu İran’da ikizlerin babası Ahura Mazda’dır, Batı İran’da ise Zurvan..
Zurvan=zaman, eski Aryan kültünde çok önemli bir tanrıdır. Pehlevî yazıtlarında zayıflamasına rağmen, Zurvanizm denilen dinde Zurvan; İyi “Ohrmazd=Ahura Mazda” ve Kötü”Ahriman=Angra Mainyu”nun babasıdır. Bu İyi ve Kötü’nün mücadelesi, kendisine 12.000 yıl ömür biçilen dünyanın veya evrenin sonuna kadar sürecektir. Doğu’daki Zoroasterizm’de ise “baba” Ahura Mazda, faal İyi Mainyu vasıtasıyla “her şeyi yarattı”. Tabii ki hurafelerle doldurulmuş ve bozulmuş bir “yeni” öğreti olan Zoroasterizm söz konusu olunca Nyberg haklıdır.. Ama Zarathuştra, yani Bahdin’in asıl peygamberi ve onun öğretisi söz konusu olunca işler değişir. Bu konuya yeniden döneceğiz.
Ahura Mazda ve Yaratılış
Zerdüştîliğe göre evren kristal gökten insanlara varıncaya kadar altı safhada yaratılmıştır. Ancak, Zerdüştîlikte yaratılış ortaya çift kutuplu bir görünüm koyar. Birincisi ışıktan ve hakikatten ibaret olan Ahura Mazda’nın; ikincisi ise karanlık ve yalandan ibaret olan Angra Mainyu’nun yaratışıdır. Onlar zıtlarıyla daha iyi tanımlanabilirler: Şeytanın zıddı olarak Tanrı, Tanrının zıddı olarak da Şeytan. Tanrı hayatı yarattı, diğeri ise ölümü. Gerçek dünya onların mücadelesinin bir sonucudur. Her şey bu ikisi arasındaki çatışmadan ibarettir. Ahura Mazda, kendisinde hiçbir kötülüğün bulunmadığı bir dünya olan Airyana Vaeja’yı yarattı. Bunun üzerine tamamen ölüm olan Angra Mainyu geldi ve daevaların işi olan nehirdeki yılanı ve kışı yarattı. On ay kış, sadece iki ay yaz oluyordu. Ahura Mazda’nın yarattığı ikinci iyi topraklar Soğdluların ikamet ettikleri ovaydı. Buna karşı Angra Mainyu sığırlara ve bitkilere ölümü getiren çekirgeyi yarattı. Kısaca ifade edecek olursak Ahura Mazda’nın yarattığı her bir iyi ülke ve memleket karşılığında Angra Mainyu inkârı, göz yaşını, kibirlenmeyi, hastalıkları, büyüyü ve her türlü olumsuz şeyleri yarattı ve artık yeryüzünde kötülüğün bulunmadığı bir yer kalmadı.
Var oluş, toplamı on iki bin yıl olan üçer bin yıllık dört dönemden meydana gelmiştir. Birinci dönemde Ahura Mazda varlıkları ruhî bir halde yarattı. İkinci devirde Ahura Mazda varlıkların bedenlerini de yarattı. Kötülüğün sembolü olan Angra Mainyu da kendi yardımcılarını bu devirde yarattı. Üçüncü dönemde ise Angra Mainyu kötülükleri ve zararlı varlıkları yer yüzünde yaydı. Dördüncü devirin ilk bin yılında Zerdüşt temiz bir bakireden yeniden doğarak dünyadan kötülükleri kaldıracak. Bu dönemin ikinci bin yılında yeniden kötülüklerle mücadele etmek için Zerdüşt’ün neslinden bir peygamber gelecek ve son bin yılda ise insanlığın umumî kurtarıcısı Saoshyant gelecek, yeryüzünü bütün kötülüklerden temizledikten sonra hakimiyeti Ahura Mazda’ya teslim edecektir.
Ahura Mazdah (Hürmüz) ve Kardeşi Ahriman (Ehriman)
Bundan çok eski zamanlar öncesinde, daha yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu olmuştur. Birinin adı Hürmüz’dür ve bereket ve ışık saçan anlamına gelmektedir. Diğerininki ise ise Ehriman’dır ve kötülük ve kıtlık saçan anlamındadır. Fırat ve Dicle’nin yaşam bulduğu, Ahura Mazda’nın kutsadığı topraklarda Hürmüz hep iyinin ve uygarlığın temsilcisi, Ehriman da onun karşıtı olmuştur.
Pers dini ve mitolojisindeki iyilik ve ışık tanrısı. Zend Avesta’yı yazıp elçisi Zerdüşt’e gönderen ışığın gücü. Farsça’da da “Hürmüz” diye anılır. belki de şu ana kadar bilinen tek tanrılı dinlerin atasıdır kendisi (mısır’daki Akhenaton felsefesini saymazsak), zira kitap ve tanrı iyice incelendiği vakit İbranî dinlerin temel kaynağının nerden geldiği belli olmaktadır. ayrıca, her ne kadar tek tanrı Ahura Mazda olsa da esasında tek değildir, bir de ikiz kardeşi tanrı Ehrimen Whiremen vardır, Ehiremen de Ahura Mazda’nın zıddı olup kötülüğü ve karanlığı temsil etmektedir. dünya’nın sonunda Ahura Mazda’nın ehiremen ile süren savaşı sona erecek ve ehiremen, Ahura Mazda’nın gönderdiği ergimiş metal seli altında kalarak yok olup gidecektir ve böylelikle dünya’da kötülüğün sonunun geleceğine inanılır.
Ahura Mazda ve Zerdüşt
Hürmüz, dünyada kendisini temsil etmesi için Zerdüşt’ü gönderir ve yüreğini sevgi ile doldurur. Zerdüşt ise buna karşılık oğullarını ve kızlarını Hürmüz’e hediye eder. Ehriman bu durumu kıskanır ve yüzyıllar boyunca sürecek olan iyilerle savaşına başlar. Tüm iyilere, Zerdüşt’ün soyuna ve iyiliklere Medya coğrafyasındaki yaşamı çekilmez bir duruma getirir. Ehriman bazen gökten ateşler yağdırır bazen fırtınalar koparır ve iyiliğe ve iyilere hep zulmeder.
Zerdüştçülüğün kurucusu olan, 628-551 yılları arasında yaşamış kişi. Bilgelik tanrısı Ahura Mazda’nın kendisine göründüğünü söyleyen Zerdüşt, Tanrı’nın kendisine Vohu Manah isimli bir melekle vahiy indirdiğini ve hakikati yayma görevi verdiğini söylemiştir.
İran kültüründe çoktanrıcılıktan tektanrıcılığa geçiş sürecinde oldukça önemli bir rol oynayan Zerdüşt’ün kurmuş olduğu din ise, Zerdüştçülük olarak bilinir. M.Ö. 7. yüzyılda ortaya çıkmış olan, İran ve çevresinde yaşayan halkların bağlandığı eski bir din olarak Zerdüştçülük, iyi ve kötü arasındaki kavga dinin kozmolojisine de yansıtıldığı ve ışıkla karanlık arasındaki bir savaşla sembolize edildiği için, ahlâki bir karakteri olan, ikici bir dindir. Zerdüştçülüğe göre, evrenin yaratıcısı, iyilik Tanrı’sı olan Ahura Mazda’dır. Ahura Mazdah, insanlara kötülük etmeye çalışan kardeşi Ehrimen ile sürekli bir savaş halindedir. Buna göre, Zerdüştçülükte, iyilik ve kötülük gibi, iki temel ilke vardır. Aydınlık iyiliği, karanlık da kötülüğü gösterir. İyiliği yayan Ahura Mazda’nın karşısında, kötülüğü yayan Ehrimen bulunmaktadır. İnsan ruhu, işte bu iki gücün, iyilikle kötülüğün çatışma alanıdır. İnsan hangi taraf üstün gelirse. Zerdüştçülüğe göre o tarafa yönelir.
Şehristânî (M. 1016-1153), Zerdüştlük ve Manişeizm’den bahseder.