Türk Kalabilmek

 

Türk Kalabilmek

Türk Kalabilmek – Büşra Polat

Türkçe yaşayabilmek için ne çok can feda ettik, ne çok sürgün yedik. Rus’u vurdu, Çin’i vurdu, Arap’ı vurdu, Fransız’ı vurdu. Yetmedi ta nerelerden kalktı geldi Anzak’ı vurdu. Boyun eğmedik, köpeklik etmedik, onlar gibi kuyruk kıstırıp kaçmadık diye yıllarca biriktirdikleri kinle , kalleşçe vurdular da vurdular. Direndik, yendik, yenildik ama en umutsuz anlarda bile simgeleşen binlerce kahraman yetiştirdik. İşte bundan tam 20 yıl önce simgeleşen bir Türkmen kızının hikayesini belki de onlarca kez okuduğunuz bir hikayeyi çoğunuzun hafızasını tazelemek çoğunuzun da öğrenmesini sağlamak için yeniden yazacağım.

Zehra Tisinli Saddam Irak Emniyet güçleri önünde, 16- Ekim 1995 tarihinde Baas rejiminin uzaklaştırma kararını protesto etmek için ;

“Ey bahtı kara Türkmenler! Ben Kerkük’ün kızıyım. Bu şehirden asla vazgeçmeyeceğim. Bu iskan ve zulüm politikasını protesto etmek, Türkmenlerin istiklal yolunda bir basamak olmak ve Türkmen varlığını yükseltmek uğruna şimdi kendimi yakacağım. Kerkük bize kalacaktır. Katillere ve zalimlere karşı mustazafların intikam yemini olacağım. Yaşasın Türkmeneli…” dedi  ve benzin döküp ateşe verdi o körpe bedenini. Bektaş Ali Feyzullah’ın  kızı olan Zehra’nın dört kız kardeşi ve iki de abisi vardı.Eşi Irak-İran savaşında şehit olan ablası ve çocukları da yanlarında kalıyordu. Saddam’ın iskan politikası gereğince Kerkük’ten (Tisin köyü) Erbil’e sürülmek istenen aile direndi. Zehra’yı Yurdundan edecekleri yetmezmiş gibi bir de babasına akıl almaz işkenceler etmişlerdi. Kaynadı o TÜRK kanı durmadı yerinde. Yurdundan sürülmektense yurdunun topraklarına gömülmeyi tercih etti.22 yaşında kıydı canına peki zalimin zulmü bitti mi? Bitmedi 19 Ekim 1995 tarihinde Bektaş Ali, tüm aile fertleriyle bir kamyona bindirildi ve Erbil’e gönderildi.

Dün Saddam’a, Amerikan askerlerine karşı direnen Türkmen kızları bugün IŞİD’e ve peşmergeye karşı direniyor. Kimi silahla dağlarda, kimi elinin unuyla evinde, kimi bu küçük kız çocuğu gibi elinde bir kovayla su arabasının peşinde, isimler yaşamlar farklı olsa da direniş aynı…

Masirim ölümdür, neden korkum ölümden
Çalışırım milletimçin, ne gelirse elimden
Ölürsem Şehit ölüm, gül gögersin canımdan                      
Yaşasın hür milletim şadlık görsün ardımdan

 alıntı.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski