Türkçe ve İşletme İsimleri Üzerine
Millet dil, kültür ve ülke birliği ile birbirlerine bağlı olan vatandaşların oluşturduğu siyasi ve sosyal toplumdur.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk böyle söylüyor. Ve yine bir deyişinde de “Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz” diyor. Gelecek nesillere dilinize sahip çıkın mesajlarını böylece vermiş oluyor.
Türkçe ve İşletme İsimleri Üzerine Bugün?
Ben bu mirasın bugünkü durumunu konuşmak, onun üzerinden fikir üretmek istiyorum. 1992 İstanbul doğumlu birisi olarak çocukluk yıllarımı hatırlıyorum. Mahallemde çıkıp da yürümeye başladığım zaman karşıma gelen dükkan isimlerini anımsıyorum. Murat Tekel Büfe, Marmara Pastahanesi, Mehtap Pastahanesi, Oğuz Büfe, Gönenli Turşucu, Niziplioğlu Baklavaları, İtimat Peynircilik, Yılmaz Kundura vesaire vesaire…
Büyük çoğunluğunu da sayamadığım dükkanların ortak bir yanı var. Neredeyse tamamının ismi Türkçe veya Türkçeleşmiş kelimelerden oluşuyor. Ancak bugün durum çok farklı. Bu oran hemen hemen tersine dönmüş durumda. Bugün İstanbul’da gezmeye çıktığınız zaman gideceğiniz yerler ya turistik bölgeler ya da alışveriş merkezleri olacaktır.
Turistik yerlere gideceğimizi düşünelim. Sultan Ahmet Cami civarında gezinelim. Büyük oranda karşımıza çıkan dükkanlar içerisinde lokantalar olacaktır. Lokanta haricinde giyim, takı ve hediyelik eşya dükkanları ile karşılaşacaksınız. Dükkanların isimlerine baktığınızda (tabi ki turistik bölge olmasının da etkisi var) saatçilik yerine watches, lokanta yerine restaurant, butik (ki o bile fazla gelir) boutique gibi yabancı karşılıkları kullanılmakta. Tabi ki Türkçe ile yazım yapan dükkanlar da var ancak sayıları pek az.
Durum böyle olunca bahsi geçen yabancı kelimeler ve hatta daha fazlası günlük hayatımızda kullandığımız kelimeler arasına giriyor. Türkçe’nin içerisine yabancı kelimelerin girmesi ve bu yabancı kelimelerin sayısının fazlalığı dilimizin yetkinliğinin azalması anlamına da geliyor. Oysa ki ne kadar da güzel bir dilimiz var. Computer diye icat olunan elektronik cihaza ne de güzel isim verilmiş bilgisayar diye. Computer şeklinde kullanacağımız ancak anlamını pek bilmeyeceğimiz bir kavram yerine bilgisayar sözcüğü türetilmiş. Keza laptop olarak adlandırılan bilgisayar türüne de dizüstü bilgisayar çevirisi yapılmış ve bence çok iyi derecede yetkinlik kazandırılmıştır.
Demek ki çok kaliteli bir dil olan Türkçe’nin yine aynı derecede kaliteli dil bilimcileri olduğu da kabul edilebilir bir gerçek. Devletimizin uygulamada eksik kaldığı ya da hükumetlerin bu alanda yeteri kadar faaliyet yürütmedikleri, bu durumu milli bir politika olarak çalışmaya tabi tutmamaları Türkçe’nin bugün hak ettiği yerde olamaması için yeterli sebeptir. Oysa ki 600 milyon kişi olarak ifade edilen Türk Devletleri ve baba mirasımız olan Osmanlı Devleti‘nin ulaşmış olduğu sınırlar dolayısı ile neredeyse 1 milyarlık bir etki alanına sahip olan Türkçe bugün kendi kabuğuna hapsedilmiştir.
Neler Yapılabilir?
Tabi ki bu alanda uzman bir kişi değilim. Ancak hem bu ülkenin vatandaşı olarak hem de bahsettiğim mirasın bugünkü sahiplerinden birisi olarak bu konu hakkında bir kaç görüş bildirmek isterim.
Dünyanın en kalabalık toplumlarından olan Arap topluluklarına dair bir inceleme yaptım. Hepimizin bildiği bir firma olan Koka Kola firmasının Arap ülkelerinde kullanmış olduğu ürünlerine dair bilgi topladım. Firma ürünlerinde Arap alfabesi ile ürün ve marka bilgisi yazmakta.
Bu uygulama Çin’de de kendi dillerinde. Koka Kola bir örnek. Hatta yakın zamanda isimlerini Türkçe yazmışlardı. Gayet güzel bir uygulamaydı ancak erken son buldu. Bunu Koka Kola yaptıysa Mc Donalds, Burger King, Starbucks gibi işletmeler de yapabilirler. Ancak yine de asıl meselenin bu isimler olduğunu düşünmüyorum.
Asıl mesele yerli işletmecilerin işletmelerine koymaya başladığı yabancı isimler. Big Boss Concept, Pelican Mall AVM, Kale Center AVM, Optimum AVM, Tisho (Tişo), Maranta Gusto, Mecnun Passiterie, Leyla Butique ve daha fazlası…
Türk Devleti içerisinde yaşadığımızdan emin olamıyorum. Bu noktada vazife devletin yani haliyle hükumetlerin elindedir. Mevcut işletmelere ne yapılabilir bilmiyorum ama yeni açılacak işletmelere Türkçe isim kullanılması zorunluluğu koşulmalıdır. Ya da yazıldığı gibi okunan kelimeler kullanılarak dükkan isimleri açılabilmeli.
Uluslararası bilinen adıyla Coca Cola bile ismini Koka Kola olarak yazmış ise, bu yerli işletmelerimiz adına bir ayıptır, bir utanç kaynağıdır. Bu konuda sosyal projeler gerçekleştirilebilir. Yılın en yaratıcı işletme ismi ödülü gibi. İyi bir miktarda para da ödül olarak dereceye girenlere verilebilir. Bu sayede Türkçe Bilinci olarak tanımladığım, milletimizin yok olmaması ve bağımsızlığını sürdürebilmesi için en önemli konu başlıklarından biri olan Türkçe’nin milletimizin nezdinde de nasıl kullanılması gerektiği farkındalığının da oluşturulabileceğini düşünüyorum. Biz aslında millet olarak böyle konulara duyarlı insanlarız. Ancak bizleri yönetenlerin bu hassasiyetlerimizi yok saymaları ya da önemsememeleri sonucu bugün bu duruma düşmüş durumdayız.
Bu durumdan kurtuluş da milletin adına siyasilerde ve sivil toplum kuruluşlarındadır. Batının ilmini almalı, ancak batılılaşmamalıyız. Bizler ne İngiliz ne Fransız ne de Almanız. Bizler hepsinden öte, kökleri Orta Asya’ya kadar dayanan Türkleriz. Tarihin en eski dönemlerinden beri dilimiz, töremiz mevcut. Bunlar basit şeyler değil. Ne olur bireysel de olsa bu değerlerimize sahip çıkalım.
Umarım anlatabilmişimdir.
Esenlikler dilerim…
ALINTIDIR.