Kurtuluş Savaşında Kastamonu

 

Kurtuluş Savaşında Kastamonu

Kastamonu Batı Karadeniz bölgesinde yer alan ortalama 106 bin nüfuslu ilimizdir.  Kastamonu ili çok gelişmemiş olmasına ve her konuda alternatifleri az olmasına rağmen bu şehre tarih penceresinden bakarsak aslında çok şey borçlu olduğumuzu rahatlıkla anlayabiliriz. Kastamonu’nun ilçesi olan İnebolu sadece Çanakkale savaşında 138 şehit vermiştir.

20. yüzyılda Avrupa’nın dengeleri değişmiş, çıkar çatışmaları başlamıştır. Osmanlı Devleti Balkan Savaşından çıkmış, ağır darbeler almıştır. Ordu bitkin, yorgun, askeri teçhizatı yok denecek kadar azdı.

Sultan Reşat İngiltere’nin Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Poe adına yemek verirken saray görevlilerinden bir tanesi Avusturya-Macaristan Veliahtı Ferdinand’ın milliyetçi bir Sırplı tarafından öldürüldüğünü söylüyor ve yemek bitiyor. 28 Temmuz 1914 yılında savaş başlıyordu.

Savaştan itilaf devletleri mutlak bir galibiyetle ayrılırken Osmanlı Devleti sadece Çanakkale savaşını kazanmıştır ki bunu hepimiz biliyoruz. Savaş sonunda Osmanlı Devletinin varlığını hiçe sayan ve çok ağır şartları olan Sevr Anlaşması hazırlanmış, dönemin padişahının gönderdiği heyetler tarafından imzalandı.

Tarihi boyunca hiçbir milletin egemenliği altında yaşamamış olan Türk milleti kendi yaşadığı toprakları korumak için örgütlenmişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla beraber Anadolu’da kurulan örgütler tek merkezde toplanarak 3 yıl, 3 ay, 22 gün süren milli mücadele hareketi başlamıştır.

Savaş başladıktan sonra ordumuzun en büyük sıkıntısı hiç şüphesiz ki savaş için lazım olan her türlü mühimmattı. Neyse ki o yıllarda milli mücadelenin en tehlikeli görevini üstlenen Ekrem, Aziz Hüdai, Seyfi Bey ve Hüsnü Bey sayesinde İstanbul’dan kaçırılan mühimmatlar zor şartlar altında İnebolu Limanına ve limandan Ilgaz, Çankırı güzergahına bu güzergahtan Ankara’ya ve Ankara’dan Anadolu’nun dört bir köşesine ulaştırılıyordu. Turgut Özakman Şu Çılgın Türkler kitabında “merdivenli yolun yarısından, sandık ve çıplak mermi taşıyanlar dikkatle tırmanıyor, öbür yarısından, öbür yarısından yükünü bırakanlar koşar adım iniyordu. İnebolu soluk soluğaydı. Arada bir çığlığa benzer yakarılar duyuluyordu:

hızlı! Allah aşkına daha hızlı!”

Öyle bir taşımak ki bu, öyle bir vatan sevgisi ki kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk, hasta, herkes seferber oldu. Kağnılarla, öküzlerle kiminin bir elinde çocuk, bir elinde kağnı, kimi mühimmatları Anadolu’ya ulaştırmak için sakatlanıyor ve ya hastalanıyor, kimi ölüyor. Bunlardan bir tanesi de Şerife Bacı’dır. Günümüzde birçok kurum ve kuruluşa ismi verilen şerife bacı Seydiler/Kastamonu doğumludur. 1921 yılında İnebolu’daki mühimmatları Ankara’ya götürürken çocuğu ve kağnısıyla beraber olumsuz kış şartları nedeniyle donarak ölüyor.

İnebolu Limanının Kurtuluş Savaşındaki stratejik önemi savaş için her türlü malzemenin Ankara’ya ve Anadolu’ya ulaşmasında bir köprü görevi kurmasıdır. İnebolu halkının çabaları ve gayretleri nedeniyle 9 nisan 1924 tarihinde TBMM kararı ile İstiklal Madalyası almaya hak kazanmış iki ilimizle beraber tek ilçe İnebolu’dur.

Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk 25 kasım 1925 yılında meclisten geçen şapka kanunundan önce ilk defa şapkayı 24 Ağustos 1925 günü Kastamonu’da giymiştir. Ayrıca İsmet İnönü cumhurbaşkanı olduğunda ilk gezisini Kastamonu’ya yapmıştır.

Günümüzde Kastamonu her ne kadar diğer illere göre gelişmemiş olsa da yukarıda belirttiğim gibi bu ilimize tarih perspektifinden bakmamız gerekir. Birinci dünya savaşında hiç işgal görmediği halde en çok şehit veren ilimizdir. Aynı şekilde Kurtuluş Savaşında da her zaman Atatürk’ün yanında olmuşlar ve olamadıkları zaman Nasrullah Camii önündeki meydanda toplanıp her zaman Atatürk’ü övücü sözlerle her zaman yanında bulunacaklarına dair telgraf çekip, manevi açından da kurtuluş savaşına destek olmuşlardır. Kurtuluş savaşımızın gerçek kahramanları bu ilimizden çıkmış, milli mücadele ruhunu sonuna kadar yaşamışlardır. Bütün Türkiye’nin Kastamonu’ya vefa borcu vardır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski