Tahtacı Türkmen Alevileri

 


Tahtacılar, Ege ve Akdeniz bölgelerinin ormanlık yörelerinde yaşayan ve ağaç işçiliğiyle uğraşan Alevî Türkmenlerdir.

Ataları, Oğuz boylarından Ağaçeriler’dir. Timur Türkistan ve Horasan’ı egemenliği altına alınca, yurtlarını terk etmek zorunda kalan Ağaçeriler’in bir bölümü İran’a, çoğunluğu da Anadolu’ya yerleşti. Moğolların Anadolu’yu işgal etmesi üzerine, buraya gelmiş olan Ağaçeriler bu kez Suriye ve Irak‘a göç ettiler. Bunların bazısının, Timur‘un ölümünden sonra 1405 yeniden Anadolu‘ya döndüğü ve sonradan Tahtacılar olarak anıldığı kabul edilir. Fatih Sultan Mehmed’in, İstanbul’un fethi sırasında kullanılan gemilerin yapımı için, Balıkesir‘in Kaz Dağları‘ndaki köylerden Tahtacıları getirdiği bilinir.

Zamanla yerleşik yaşama geçmeye başlayan Tahtacılar günümüzde daha çok Maraş, Adana, Mersin, Antalya, Akçeniş, Hızırkahya Denizli, Isparta, Burdur, Muğla, Aydın, İzmir, Manisa, Balıkesir, Çanakkale, Çorum, Tokat dolaylarında görülmektedir; sayıları milyon dolayındadır (2000).

İnançlarında ve yaşam biçimlerinde Şamanistliğe ilişkin kanıtlarla Alevî- Bektaşi inanç ve töreleri iç içe geçmiştir.

Türk dilini ve Orta Asya‘daki geleneklerini korumaya önem verirler. Orta Asya’da kullanılan Türkçeye (Öz Türkçe) en yakın dili kullanan kavimdir.

Tahtacılar diğer Alevi topluluklarında olduğu gibi ibadetlerinde bir kıbleye dönmek yerine yüz yüze kendi deyimleriyle “ cemal cemale “ ibadet ederler. Çünkü onlara göre insan Yaradan’ın yeryüzündeki yansımasıdır.

İnanç ve yaşayışları Şamanizm kaynağından yeşeren, Aleviliğin ve İslamiyet’in bazı insancıl unsurlarını da özüne katıp içselleştirerek kendi rengine boyayan Tahtacılar evrende Yaradan’dan ve doğadan gayrı bir güce pek de itibar etmemişlerdir.

Tahtacıların etnik kökenine ve uzak geçmişe ait kesin bilgiler bulunmamakla birlikte MS. 460’lı yıllarda yaşadıkları Asya topraklarından Oğuz’ları izleyerek Kafkasya’daki Gökçe göl ve Kazakistan’a, bir diğerine göre de Horasan ve Anadolu’ya geldikleri sanılmaktadır. Çoğunlukla ormanlarda yaşadıkları ve kerestecilik işiyle uğraştıkları için 13. Yy ’da “Ağaç eri “ 16. Yy ’dan sonra Osmanlı tapu tahrir defterlerinde “ Cemaat-ı Tahtacıyan “ ve daha sonra da “ Tahtacılar “ olarak anıldıkları görülmektedir. Ağaç, orman ve doğa kültü ile Orta Asya’dan getirdikleri inançların etkileri geleneklerinden hala yaşamaktadır.

Cumhuriyete kadar göçebe, daha sonra yarı göçebe bir yaşamı sürdükten sonra yerleşik hayata geçmişler, tüm bu dönemler boyunca geleneklerini, kültürlerini ve dillerini korumuşlardır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski