Osmanlı devleti Türkiye Selçuklularının mirasçısı olarak ortaya çıkmıştır. Osmanlılar hem Türk, hem de İslam devletidir.
Osmanlıların devlet anlayışları, Türk töreleri ve İslam dini kurallarına göre şekillenmiştir. Osmanlılar üç kıta üzerinde hakimiyet kuran bir dünya imparatorluğudur. Hakim olduğu topraklardaki tüm toplulukları adaletle yönetmeyi kutsal bir görev olarak benimsemişlerdir.
Osmanlı devlet anlayışına göre; Tebaa, tanrının hükümdarlara adaletle yönetilmek üzere verilmiş kutsal bir emanetidir. Hükümdara yönetme yetkisi Tanrı tarafından verilmiştir. Bu nedenle Tebaa (Vatandaş) hükümdar otoritesine tabi olmak zorundadır. Hükümdar devlet yönetimini adalete dayandırmalıdır. Yönetim adalete dayanırsa tebaa huzurlu ve mutlu olur. Ülkede üretim ve bolluk meydana gelir. Üretim ve bolluk ise devlete vergi kaynağı oluşturur. Vergi hükümdarın güçlü ordular oluşturmasını ve halka hizmet götürmesini sağlar. Osmanlı devlet anlayışında bu kavramlara “Hakkaniyet Çemberi” denir.
Osmanlılar devleti, tanrının kullarına hizmet etmek üzere oluşturulmuş organizasyon olarak görürlerdi. Tanrının kullarına adalet dağıtan ve hizmet eden bir devlet oldukları içinde kıyamete kadar yaşayacaklarına inanırlardı. Osmanlılar kendilerini “Devlet-i Ebed Müddet” olarak tanımlarlardı.
Hunlar, Göktürkler ve Büyük Selçuklular gibi Türk devletlerinde görülen “Cihan Hakimiyeti” anlayışı Osmanlılarda da görülür. Osmanlılar bir Türk devleti oldukları kadar, bir İslam devleti özelliğine de sahiplerdi. Kuruluşlarından yıkılışlarına kadar İslam dini kurallarını yeryüzüne hakim kılma politikası izlemişlerdir.
Osmanlı devleti “merkezi karakterli” bir devlettir. Diğer Türk-İslam devletlerinde olduğu gibi ülke hanedan üyeleri arasında paylaşılmamıştır. Tek bir padişah otoritesi ülkeye hakim olmuştur. Osmanlı devletinin diğer Türk devletlerine göre uzun ömürlü olmasının en önemli sebebi, merkezi karakterli olmasıdır. Osmanlı devletinde padişah Bayrak gibi kutsaldır. Bu kutsallık devletin padişahın şahsında şekillenmesinden kaynaklanmıştır.
Osmanlı devlet anlayışında adalet kadar dini hoşgörü de önemli bir özelliktir. Osmanlıların üç kıta üzerinde değişik ırktan ve dinden insanları yüzlerce yıl yönetmeleri adalete verdikleri önem ve dini hoşgörüden kaynaklanmıştır.
Osmanlı devletinin hakim olduğu topraklar tarihi Roma imparatorluğunun toprakları idi. Osmanlı devletin de Roma imparatorluğunda görülen ırkçılık ve sınıf kavramı görülmez. Osmanlı devletinin ırkçılık ve sınıf kavramına karşı çıkması, tüm milletleri eşit tutması, eski Roma topraklarına hakim olmasını kolaylaştırmıştır. Osmanlı devleti sömürgeci bir devlet değildir. Dünyadaki çağdaşlarında görüldüğü gibi sömürge(Müstemleke) ve Anavatan ayırımı görülmez. Osmanlılar hakim oldukları tüm toprakları vatan olarak görmüşlerdir. İmkanları ölçüsünde tüm topraklarda eşit imar ve inşa faaliyetlerinde bulunmuşlardır.