Hz.İbrahim ve Karınca Hikayesi

 

ibrahim ve Karınca

ibrahim ve Karınca

Nemrud İbrahim Peygamber’in ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydan yere odunlardan büyük bir yığın yapılmış. Odunları tutuşturmuşlar. Alevler o kadar yükşelmiş ki bulutların tutuşacağını sanmış çocuklar. Korkmuş kaçmış bütün hayvanlar. İbrahim Peygamber’i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış askerler. Atacaklarmış ki Nemrud’un bir kral oldugunu anlasın, görsün; bir daha ona karşı gelmesin İbrahim Peygamber.

Bu sırada bir karınca ağzında bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru.

Başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp:
“Bu acelen niye? Nereye böyle?” diye sormuş.

Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp:

“Duymadın mı” demiş. “Nemrud, İbrahim Peygamber’i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere su götürüyorum.
Bu sözleri duyan karınca kendini tutamayarak gülmeye başlamış.

“Sen şu ateşe dönüp hiç bakmadın mı?” diye sormuş. “Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?”

Su taşıyan karınca, “Olsun” demiş. “Hiç olmazsa hangi tarafta olduğum belli olur… ”

Hz. İbrahim Kimdir? – ibrahim ve Karınca

M.Ö. 2000’li yılların başlarında yaşamış, üç semâvî dinin ve bu dinlerin peygamberlerinin atası olarak kabul edilen peygamberdir. Doğduğu ve yaşadığı yerler hakkında üç dinin kitaplarında ve âlimlerin verdiği bilgilerde farklılıklar vardır. İslâmi kaynaklara göre Hz. İbrahim, Harran’da dünyaya gelmiş, sonra babası ile Babil’e (bu günkü Filistin topraklarına) gitmiştir. Harran, bilindiği gibi günümüzdeki Şanlıurfa’dır.

Putperestler arasında yaşamış olmasına rağmen hiçbir puta tapmadı. O, tek bir ilâhî gücün varlığına inanıyordu. Kur’an-ı Kerim’de adı en çok geçen Peygamberdir. Orada, putları nasıl kırdığı ve bu sebeple putperestlerce ateşe atılmasına rağmen yanmadığı anlatılır. Hadis-i Şerif’lerde de çok sık anılır. Hz. İbrahim, ateşe atılma olayından sonra putperestlerin ve onların başı olan Nemrut’un bulunduğu bölgeden ayrılır, eşi Sâre, yeğeni Lût ve diğer adamlarıyla birlikte, önce Harran’a, ardından Ürdün ve Mısır’a gider, daha sonra da Filistin’e geçer.

Hz. İbrahim, ilerlemiş yaşına rağmen çocuğu olmayınca, Allah’a(cc) yalvarır, sâlih bir çocuk ister. Bir oğlu dünyaya gelir. Çocuğu koşabilecek çağa geldiğinde, onun kurban edilmesi gerektiği bildirilir. Bu bir imtihandır. Allah’a (cc) inanıyorsa oğlunu kurban edecektir. Ismail’i kurban etmeye hazırlanır. İmtihanı başarmıştır. Kurban edeceği oğlu yerine gönderilen koçu kurban eder. Ayrıca, bütün insanlar tarafından ebediyyen anılmak üzere mükâfatlandırılır.

Kur’an-ı Kerim’de, Hz. İbrahim’in hayatından kesitler anlatılmış olmasına rağmen ölümü hakkında bilgi yoktur. İslâm âlimlerinin yazdığı kitaplarda belirtildiğine göre ölüm meleği, çok yaşlı bir kişi görünümünde geldiğinde, Hz. İbrahim ona yemek ikram eder. Meleğin, yemek yemeğe mecâli yoktur. Hz. İbrahim O’na yaşını sorar. Kendisinden iki yaş büyük olduğunu öğrenir. Bunun üzerine O’nun durumuna düşmemek için Cenab-ı Allah’tan canını almasını niyaz eder. Bu isteği kabul edilir. Ebedî âleme intikal ettiğinde, kimi kaynaklara göre 175, kimilerine göre 200 yaşındadır.

Kur’an-ı Kerim’e göre Hz. İbrahim, Hz. Nuh’un milletindendir. İnananların babası ve Allah (cc) dostudur. O’nun emirlerine uymuştur. Oğlu ile birlikte Kâbe’yi inşa etmesi, kendisinin Müslüman olduğunun delili olarak kabul edilir. Çünkü Musevilikte ve Hristiyanlıkta Kâbe kavramı yoktur.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski