Geleneklerin Dinle ilişkisi

 

Geleneklerin Dinle ilişkisi

Geleneklerin Dinle ilişkisi konusuna tanım yaparak girmek istiyorum.

Gelenek; bir toplumda, eskiden beri uygulanagelen, dolayısıyla kuşaktan kuşağa iletilen, kültürel değer, alışkanlık ve davranışlardır. Adet (görenek), bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığıdır. Genel anlamda ise örf ve adet, insanların düşünce, tutum ve davranışlarının pratikleşmiş halidir. Sosyal hayat, ağırlıklı olarak bu yazısız kurallarla şekillenir. Din ise örf ve adetlerin şekillenmesini ve devamlılığını sağlar.

Örf ve adetlerimizde önemli bir yeri olan bayramlaşma, selamlaşma, hasta ziyareti, ad koyma, sünnet olma, nişan, evlenme, cenaze töreni ve mevlit okuma gibi uygulamaları özünde din duygusu vardır. Zamanla bu davranışlar, örf ve adet olarak kabul edilmiş, alışkanlık haline gelmiştir.

Toplumumuzda örf ve adetler, dinin kurallarla beraber anılmaktadır. Davetlere icabet etmek, anne babaya saygılı davranmak, okunan Kur’an ve ezana saygı duymak gibi hem dini hemde örfi uygulamalar zamanla birbirinden ayrılmaz olmuşlardır. İslam dini, kendi temel dokusuna aykırı olmayan örf ve adetleri reddetmemiştir.

Örf ve adetlerimiz arasında önemli yeri olan selamlaşma Kur’an ayetleriyle dini bir hüviyet kazanmıştır. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmuştur: ”Size selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin…” Bu ayette selamlaşmaya dinin bir anlam yüklemiş ve selamlaşma tavsiye edilmiştir. Selam vermenin karşılıklı dualaşma olduğunu ise bir başka ayette söyle dile getirilmiştir. ”... Evlere girdiğimiz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak selam verin…

Geleneklerin Dinle ilişkisi – Toplum

Toplumumuzda, yeni doğan çocuğa genelde yiğitlik, cesaret ve kahramanlığı çağrıştıran isimler verilir. Bunun yanında seçilen isimler arasında Hz. Peygambere ve ailesine ait isimler yer alır. Bu şekilde ona duyulan sevgi ifade edilmek istenir. Çocuğun adını koyarken sağ kulağına ezan okumak, sol kulağına kamet getirmek gelenek halini almıştır. Böylelikle bebeğin ilk işittiği sözlerin dine ait olması istenir. Bu uygulama İslam’a duyulan sevginin ve bağlılığın göstergesidir.

Dinimizin ve örfümüzün önem verdiği tutum ve davranışları sergileyen insan, iç dünyasında huzur ve mutluluk duyar. Çevresiyle uyum içinde yaşar. Devlet malını korur, her türlü israftan kaçar. Bu tür olumlu davranışlar sergileyenler hem Allah’ın sevgisini kazanır hemde toplum tarafından ödüllendirilir.

Hasta olan yakınlarımıza yardımcı olamak, dini bayramlarda büyüklerimizi ziyaret etmek, insanlara tebessüm etmek, hayırsever olmak gibi tutum ve davranışlar, İslam dininin izlerini taşır. Hz. Peygamberin, ”Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” uyarısı, insanların evlerinde pişirdiklerinden komşularına ikram etmeleri şeklinde geleneğe dönüşmüştür.

Örf ve adetlerin toplum tarafından korunup yaşatılması bunların o toplumun inanç, ahlak ve değerlerine uygun olmasına bağlıdır. Örf, İslam’ın temel esaslarına ters düşmediği süre boyunca  uyması gereken değerler arasında yer almıştır. İnanç, ahlak ve değerlerin aykırı olan örf ve adetler toplumun huzurunu bozdukları gibi zamanla uygulamadan kalkmıştır. İslam dini insana ve topluma zarar verici örf ve adetleri kabul etmemiştir. Kan davası, başlık parası gibi tutum ve davranışlar bunlara örnek olarak verilebilir.

Atatürk, ‘Her milletin kendine özgü geleneği, kendine özgü adetleri, kendine göre milli özellikleri vardır. Hiçbir millet aynen diğer bir milletin taklitçisi olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettiği milletin aynısıdır. ne de kendi milliyeti içinde kalabilir. Bunun sonu şüphe yok ki hüsrandır. demek suretiyle her milletin kendine göre bir gelenek ve göreneği olduğunu ve milli değerlerin olduğunu belirtmiştir. Bizler de kendi değerlerimiz olan örf ve adetlerimizi koruma, onları yaşatmalıyız.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski