Karakeçili Aşireti

 

Karakeçili aşireti, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyuna mensup olan ve 1071’deki Malazgirt Meydan Muharebesi’nin ardından günümüzdeki Türkiye topraklarına yerleşen aşiret. Günümüzde, İç ve Batı Anadolu ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoğunlaşmışlardır.

Tarihçe:

Karakeçili aşireti; Büyük Selçuklu Devleti’nin Bizans İmparatorluğu’nu yenmesiyle sonuçlanan Malazgirt Meydan Muharebesi’nin ardından Anadolu’ya yerleşen,Oğuzların 2 kolundan biri olan Bozokların Kayı boyuna mensuptur. Tarihî kaynaklara göre Tatar ve Türkmenlerden oluşan topluluk; önce Erzurum ve Erzincantaraflarına, sonrasında ise Güneydoğu Anadolu taraflarına inmişti. Beyleri Süleyman Şah’ın ölümünün ardından bu topluluğun bir kısmı Beriyye’ye (günümüzdeViranşehir ile Derik arasında bulunan idarî bölge), bir kısmı ise Anadolu’ya dağıldı.Süleyman Şah’ın ölümünün ardından boyun lideri olan Ertuğrul Gazi’nin yönetimindeki topluluğun akıbeti hakkında farklı görüşler mevcuttur. Ruhî Tarihi‘ne göre topluluk, Engüri (günümüzde Ankara) civarındaki Karacadağ eteklerine yerleşti. 1222-1230 yılları arasında, İznik İmparatoru III. Yannis Vatatzes ile Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad arasında Sultan Öyüğü (günümüzde Eskişehir) ve Engürü (günümüzde Ankara) civarında gerçekleşen mücadelelerden haberdar olan Ertuğrul Gazi, orduya hizmet amacıyla çarpışmalara katıldı, bu kapsamda Karacahisar’a yapılan kuşatmada yer aldı. 1230 yılında, Harezmşahlarla yapılan Yassı Çemen Muharebesi ve Moğollarla yapılan Kösedağ Muharebesisebebiyle I. Alâeddin Keykubad ile III. Yannis Vatatzes arasında barış sağlandı.Kısa süre sonra I. Alâeddin Keykubad, Ertuğrul Gazi veya atalarına Söğüt’ü kışlak,Domaliç’i yaylak olarak verdi.Ruhî Tarihi‘nde yer alan bu bilgileri Neşrî, Ruhî’den aktarmaktadır.Âşıkpaşazâde ise bu anlatılanları kısaltmış ve içeriğini değiştirerek, yaşananları Osman Bey dönemine nakletmiştir.Başka bir hikayeye göre ise Sürmeli Çukur (Aras Nehri vadisi) veya Ahlat’tan Engüri civarındaki Karacadağ eteklerine yerleşen Ertuğrul Gazi ve aşireti, burada bir süre kaldı ve İznik İmparatoru III. Yannis Vatatzes’e karşı I. Alâeddin Keykubad’ın ordusunda yer aldı. Ancak Moğol saldırıları sebebiyle I. Alâeddin Keykubad’ın Konya’ya dönmesinin ardından Ertuğrul Gazi’ye Söğüt’ü kışlak, Domaliç’i yaylak olarak tayin etti.

Etimoloji:

Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid zamanında yazılan bir risalede, aşiret isminin kendilerine Ertuğrul Gazi tarafından verildiği anlatılmaktadır. Buna göre Karacahisar’ın fethi esnasında aşiret, kara keçilerin boynuzlarına ışıldak bağlayıp, “alaycık” (alacık) denilen bir tür keçe çadırın üzerine örtü örtmek savaş hilesine müracaat edince Ertuğrul Gazi “haydin alplerim, haydin Karakeçili yörüklerim” demiş ve aşiretin bu isimle anılmasına vesile olmuştu. Alaycığın tarif edildiği başka bir sayfada ise, ak keçeyle örtülen çadırın ortasındaki pencereden çıkan dumanın, ak keçeyi kara keçeye dönüştürdüğünden yola çıkılarak aşiret isminin buradan geldiği belirtilmektedir.

Günümüzdeki durumu:

Karakeçili aşiretine mensup kişiler günümüzde; İç ve Batı Anadolu ile Güney ve Doğu Anadolu bölgelerinde olmak üzere iki farklı coğrafyada yoğunlaşmışlardır.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu:

Osmanlı kayıtlarında Türkmen tayfası olarak geçen Siverek ve Viranşehir’deki Karakeçili aşiretine mensup kişiler, zaman içinde çeşitli nedenlerden dolayı Türkçeyi bırakıp, Arapça ve Kürtçe konuşmaya başladı. Kürt aşiretlerinin Mil ve Zil olmak üzere iki kola ayrıldığını ifade eden Ziya Gökalp’e göre Güneydoğu Anadolu’daki Karakeçili aşireti Zil koluna mensuptur. Osmanlı Padişahı II. Selim dönemindeki belgelere göre bölgedeki Karakeçili aşireti mensuplarının büyük bir kısmının göçebe olduğu yazılıydı. 1891’de, Padişah II. Abdülhamid tarafından oluşturulan Hamidiye Alayları’nda, Güneydoğu Anadolu’da yaşayan Karakeçili aşireti üyeleri de yer aldı.

İç ve Batı Anadolu:

Ankara ve çevresindeki Karakeçili aşireti üyeleri, Güneydoğu Anadolu’dakilere oranla idarî açıdan daha düzenli bir yapıya sahipti. 16. yüzyıldaki kayıtlara göre burada yaşayan aşiret üyeleri, “Yörükân-ı Ankara” adlı bir birimin içinde yer almaktaydı ve büyük bir kısmı göçebe yaşam tarzını benimsemişti.1571 yılına ait tahrir defterinde Ankara Yörüklerinin Kasaba Yörükleri denen bölümüne kaydedilmiş olan Karakeçilü cemaatinin şehirde yerleşik olduğu belirtilmiştir.1576 yılına ait bir belgeye göre Ankara’nın güney ve batı kesiminde yer alan bu idarî birimde yaşayan 56 cemaatte, vergi veren toplam 2.445 kişi bulunmaktaydı ki bu da toplam nüfusun 10.000 civarında olduğunu göstermektedir. Ancak bu cemaatlerin ne kadarının Karakeçili aşiretine bağlı olup olmadığı belli değildir. Aşiret mensuplarının yayıldıkları alan, günümüzdeki Çukurca, Elmadağ ve çevresi, Karakeçili, Balâ ve Sincan’dan Polatlı’ya uzanan düzlükleri kapsamaktaydı.Ankara’nın kuzey ve doğusundan; Beypazarı, Sivrihisar ve Sultanönü’ye (günümüzde Eskişehir) kadar uzanan bölgelerde de aşiret üyelerinin varlığına rastlanmaktaydı. Kırşehir ve Ankara sancaklarındaki aşiret üyelerinin bir bölümü 16. yüzyılda batıdaki Sultanönü’ye kadar göç ederken, bir kısmı da bulundukları bölgede yerleşik hayatı benimsedi.Batı Anadolu, yaşanan göçlerle birlikte aşiret üyelerinin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden biri konumuna geldi.Günümüzde ise yoğun olarak Kütahya, Sultanönü, Uşak, Bursa, Aydın, Balıkesir ve Bilecik tarafında varlıklarını sürdürmektedirler. Aşiretin yoğun olarak yaşadığıKırıkkale ilinin Karakeçili ilçesi, adını aşiretten almaktadır.

Karakeçili şenlikleri:

Karakeçili aşiret mensupları tarafından Bilecik’in Söğüt ilçesindeki Ertuğrul Gazi Türbesi’nde düzenlenen Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde 1999’da başlayan Geleneksel Karakeçili Şenlikleri ve Kırıkkale’nin Karakeçili ilçesinde 1995’te başlayan Karakeçili Uluslararası Kültür Şenliği düzenlenmektedir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski